Bir an önce nadir elementlerin önemini araştırın, öğrenin ve en iyi şekilde ülke menfaatleri açısından siyasilerin, bilim insanları ile kapalı kapılar arkasında değil, tartışılarak değerlendirilmesi için elinizden geleni yapın.

Anlaşılıyor ki AKP’nin amacı, milli servetimiz olan nadir toprak elementlerini ülkemizde zengileştirmek değil, bu paha biçilmez madenleri cevher halinde ucuz fiyattan ABD’ye tahsis etmek. Zira 2025 itibarıyla hâlâ endüstriyel tesis kurulumu konusunda bir ilerleme yok" ifadeleri ile CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz açıklama yaptı.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştayın raporuna atıfta bulunarak, AKP'nin Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin dışa bağımlı olunmadan üretilmesini sağlayacak endüstriyel tesislerin kurulum sürecinin savsaklandığını tespit ettiklerini açıkladı

Yavuzyılmaz, Eti Maden İşletmelerine ait Sayıştay denetim raporuna atıfta bulunarak iktidarı, Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin işlenmesini sağlayacak tesislerin kurulmasını savsaklamakla suçladı. Yavuzyılmaz, X hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:

"Eti Maden İşletmeleri Sayıştay denetim raporuna göre: AKP'nin, Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin dışa bağımlı olunmadan üretilmesini sağlayacak endüstriyel tesisleri kurma sürecini savsakladığını tespit ettik. Bulguda; Havacılık, savunma, uzay sanayi, biyomedikal alanlarında kullanılan nadir toprak elementlerinin bölgedeki keşfinin yıllar öncesine dayanmasına rağmen, endüstriyel tesis kurulumuna dair hiç bir gelişmenin olmadığı belirtiliyor!

Anlaşılıyor ki AKP’nin amacı, milli servetimiz olan nadir toprak elementlerini ülkemizde zenginleştirmek değil, bu paha biçilmez madenleri cevher halinde ucuz fiyattan ABD’ye peşkeş çekmek. Zira 2025 itibarıyla hâlâ endüstriyel tesis kurulumu konusunda bir ilerleme yok! Bunun adı, vatanın altını üstüne getirip talan ettirmektir!"

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Anadolu’nun nadir elementi ABD yağmasına açıldı
Amerikan savaş makinesine can suyu
Erdoğan iktidarı, meşruiyet tartışmaları eşliğinde yapılan Trump’la görüşme sonrası Anadolu’nun stratejik madenlerini ABD’nin yağmasına açmaya hazırlanıyor. Askeri, enerji ve yüksek teknoloji alanlarında faaliyet gösteren ABD’li tekeller için üretim ve Çin’le rekabette kritik önemdeki nadir element rezervlerinin yağması, halkın topraksızlaştırılmasıyla yapılacak.

ABD ve Çin arasında başlayan ticaret savaşı dünyada liderlik bunalımı da yaratıyor.

Endüstriyel üretim ve ihracat, tedarik zincirlerinde hakimiyet, uluslararası ticarette üstünlük, derin teknoloji ve askeri harcama ile yatırımlarda yoğunlaşma, enerji sömürgeciliği alanlarındaki rekabet ABD ve Çin politikalarında etkilediği ülkelerden biri de Türkiye.

Yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarının satışı konusunun gündemde olduğu AKP iktidarında, madencilik alanındaki düzenlemeler ile ülkemizin uluslararası tekellerin açık pazarına dönüşmesini sağlıyor. Tarihte kapitülasyonlar olarak adlandırılan pençeyi ensemizde hissediyoruz.

Bunu maden üretimi ve ihracat verilerinden görebiliyoruz. 2024 yılında 262.3 milyar doları bulan toplam ihracatın yüzde 2.7’si madencilik sektörü̈ ihracatından geldi. 2023 yılına göre yüzde 4.6’lık artışla 6 milyar dolarlık ihracatın en çok gerçekleştirildiği ilk iki ülke 1.7 milyar dolar ile Çin (bir önceki yıla göre yüzde 5.2 artış) ve 506.4 milyon dolar ile ABD (bir önceki yıla göre yüzde 2.96 artış) oldu.[1]


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile görüşmesinden sonra gündeme gelen havacılık, savunma ve uzay sanayisi, biyomedikal gibi alanlarda kullanılan nadir toprak elementlerinin keşfedildiği Eskişehir’in Beylikova ilçesindeki rezervlerin ABD’nin kullanımına tahsis edileceği iddiaları yavaş yavaş netlik kazanıyor.

Beylikova’da yer alan florit, barit, lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum, neodimyum gibi büyük rezervlerin çıkarılması ve rafine edilmesi üzerinde yoğunlaşması iddialar arasında.

2024 ekimde Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Çin Doğal Kaynaklar Bakanı Wang Guanghua’nın katılımıyla madencilik ve doğal kaynaklar alanındaki iş birliğini geliştirmek amacıyla “doğal kaynaklar ve madencilik alanında iş birliğine ilişkin mutabakat zaptı” imzaladı.[2]

Bakan Bayraktar, anlaşmada “kritik mineraller konusunda somut projeler” hedeflendiğini söylemiş, “Temiz enerji teknolojilerinde gerekli kritik minerallerin tedarikinin güçlendirileceğini” belirtmişti.

Türkiye her iki ülkeyle bağımlı ticari ortalıklar geliştirirken; ABD ile Çin arasındaki nadir toprak elementi rekabetinin temelinde; endüstriyel üretimde otomotiv sektöründe batarya teknolojisi, savunma sanayisinde askeri teknolojilerin geliştirilmesinde türbinli motor süper alaşımları ve lazer uygulamalarında, çelik ve diğer süper alaşımların geliştirilmesinde, enerji kaynağı geliştirilmesi projelerinde ham madde rezervlerinin tedarik ve kullanım üstünlüğünü ele geçirerek küresel hegemonluğu koruma bulunuyor.

Çin, 17 gruptaki nadir toprak elementi ticaretinde ve tedarik zincirinde hakimiyet sağlamış durumda. 4 Nisan’da Çin Ticaret Bakanlığının ABD’nin “karşılıklı tarifeler” kapsamındaki gümrük vergisi artışına yanıt vermek amacıyla samaryum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, lütesyum, skandiyum, itriyum ve alaşımlarının olduğu 7 kategorideki nadir toprak elementini ihracat kontrol listesine alması ABD’de askeri endüstriyel üretimde sorunlara yol açtı. ABD bu tedarik zincirleri açısından özellikle savunmasız konumdadır.

ABD’nin askeri üstünlüğü ve askeri sınai kompleksi için kritik öneme sahip olan nadir toprak elementleri F-35 savaş uçakları, Virginia ve Columbia sınıfı denizaltılar, Tomahawk füzeleri, radar sistemleri, Predator insansız hava araçları ve Joint Direct Attack Munition serisi akıllı bombalar dahil olmak üzere çok sayıda askeri alanda kullanılıyor.

Bir F-35 savaş uçağı 410 kilogramın üzerinde nadir toprak elementi içerirken; bir Arleigh Burke sınıfı DDG-51 destroyer yaklaşık 2.3 ton, bir Virginia sınıfı denizaltı ise yaklaşık 4.1 ton nadir toprak elementi kullanır.

Çin’in bu alanda üretimi ve tedariği tekeline alması ABD’yi silah teknolojilerinin üretiminde şimdiden geri bıraktı. Çin, mühimmat üretimini hızla genişletmekte ve ABD’den beş ila altı kat daha hızlı bir tempoda gelişmiş silah sistemleri ve ekipmanları satın almaktadır.[3]

ABD ve Çin’in emperyalist rekabette hakimiyet ve üstünlük kurma mücadelesi yer altı cevher ve elementlerinin olduğu ülkelerde ‘ekstraktivizm’ yani kaynak sömürüsü pratiklerini derinleştiriyor.

Martin Arboleda’nın “gezegensel maden” (The Planetary Mine) olarak adlandırdığı günümüzün kaynak sömürücülüğü genelleştirilmiş tekelci sermaye ve geç emperyalizm koşullarıyla özdeşleşir.

Madencilik sektörleri ülkeleri yeni bir bağımlılığa zorlayan yeni bir emperyalist modelin suretleri olarak belirir. Bu bağımlılığın zemini, tarım ve sanayide önceki üretim güçlerinin çoğunu neredeyse yok eden neoliberal yeniden yapılanmayla hazırlanmıştır.[4]

Türkiye’nin uluslararası iş bölümünde kaynak rezervi olarak şekillenen rolü burada devreye giriyor.

Enerji Bakanı Bayraktar, 2022 yılında Eskişehir Beylikova’da keşfedilen nadir toprak elementleri rezerviyle ilgili 570 bin ton yıllık üretim kapasitesine sahip saflaştırma işlemini yapacak bir sanayi tesisinin kurulmasının planlandığını; Afrika, Batı ve Orta Asya’daki ülkelerle de iş birliği yapmaya hazır olduklarını söylemişti.

Burdur’da Suç Oranlarında Düşüş: Vali Bilgihan Güvenlik ve Asayişi Değerlendirdi
Burdur’da Suç Oranlarında Düşüş: Vali Bilgihan Güvenlik ve Asayişi Değerlendirdi
İçeriği Görüntüle

Bakanlığın verilerine göre Beylikova sahasında yaklaşık 690 milyon ton nadir toprak elementi cevher bulunuyor. Enerji Bakanlığı’nın bu yıl içinde yayımladığı “Türkiye kritik ve stratejik madenler raporu” ise burada devreye giriyor.[5]

Avrupa Birliği (European Commission, 2023), ABD (USDOE, 2023), Japonya (METI, 2023), Birleşik Krallık (BEIS, 2022) ve Avustralya (DISR, 2023) stratejileri gibi küresel çalışmalardan yola çıkılarak Türkiye’nin kritik ve stratejik madenleri tespit ediliyor.

Tedarik riski, fiyat riski, talep riski, geri dönüştürülebilir riski gibi çeşitli risk hesaplamaları eşliğinde küresel ve ülke kaynak yoğunluğu, rezerv durumları, fiyat dalgalanmaları, ithalat ve ihracat bedelleri, pazar tekeli dikkate alınarak madenler çeşitli gruplarda kategorilendirilmiş durumda:

Kritiklik puanı 16 ve üzere olan madenler “Yüksek öneme sahip kritik madenler” olarak tanımlanıyor. Bu madenler: lityum, gümüş, titanyum, demir, manganez, çinko, bakır ve alüminyum.

Kritiklik puanı 10-16 arasında olan 19 maden “önemli kritik maden” olarak yer alıyor. Bunlar: nikel, nadir toprak elementleri, kömür, paladyum, kobalt, bizmut, arsenik, molibden, galyum, kurşun, kadmiyum, indiyum, germanyum, niyobyum, kalay, cıva, antimuan, barit ve grafit.

Kritiklik puanı 10’dan düşük olan madenler “potansiyel kritik madenler” olarak kodlanmış: berilyum, florit, krom, bor, platin, manyezit, feldspat, kaolen, trona ve bentonit.

Raporda dikkat çeken bir başlık, Savunma Sanayii Başkanlığından alınan veriler çerçevesindeki stratejik madenler listesi. 26 stratejik madenden 10 tanesi hem stratejik hem de kritik maden olarak sınıflandırılmış ve kullanım alanları belirlenmiş:

800 milyon tonluk rezerve sahip Çin’in Obo sahasından sonra en büyük ikinci rezerv alanı olarak gösterilen Eskişehir’in Beylikova/Sivrihisar yöresinde 694 milyon ton nadir toprak elementi ve 350 bin ton dolayında da toryum bulunduğu belirtiliyor.

Mineralojik ve hidrometalürjik incelemeleri tamamlanmış olan bir diğer kesinleşmiş cevher yatağı ise Burdur-Çanaklı yöresi.

Burada da 300 bin ton nadir toprak elementi ve 17 bin ton toryum bulunuyor. 2022 yılında tamamlanan Eti Maden Beylikova cevher sahası kaynak belirleme incelemesi sonunda aynı bölgede 694 milyon ton nadir toprak elementi, barit ve flüorit içeren bir değere ulaşıldı. Bunun yanı sıra toryum içeriği de 1 milyon civarında hesaplanıyor.[6]

Türkiye’nin uluslararası sistemde politik ve ekonomik güç temerküzü stratejisi için ‘ekstraktivist’ eğilimi araçsallaştırması büyük ölçekli topraksızlaştırma ve mülksüzleştirme anlamına geliyor.

ABD ve Çin, nadir toprak elementi ve enerji ham madde rekabetini Türkiye’ye taşıdığı takdirde yeni bir coğrafi talan aşamasına geçilmiş olacak.

Halihazırda ‘Zeytin Yasası’ olarak Madencilik Kanunu ile altyapısı oluşturulan ‘ekstraktivist’ sömürü düzeni derinleşirken, Anadolu uluslararası ve ulusal sermayeli maden tekelleri tarafından delik deşik edilen büyük bir enkaza dönüşecektir.

Ayrıntılar için siz 8 Ekim 2025 tarihli EVRENSEL GAZETESİ satın alın ve KANSU YILDIRIM'ın haberini mutlaka okuyun ..