İnsan dediğimiz canlı hangi anda önceki formundan ayrıştı dersiniz? Tabi Matrix filmindeki gibi beynimize bir şeyler, bir anda yüklenmedi, zamana yayıldı ve ikinci soru bu süreçte farkı yaratan neydi, insan olmak için hayvanlardan farklı ne yaptık?

Bir sürü soru sorduktan sonra haydi düşünelim. Karnı acıktı ve yiyecek bir şeyler buldu. Bir noktada hayal etmeye başlamış olmalı. Daha sonra da karnının acıkacağını kafasında kurmuş ve buna göre, acıkmadığı halde bu duruma hazırlık yapmış olmalı. Açlık karşılaştığı zorluklar arasında en sık mücadele ettiği şey olduğu için buradan kurguluyorum düşü. Açlığa hazır olmayan, acıkacağını düşünüp yiyecek istiflemeyenleri doğa eledi. Evet ilk insan dediğim canlı da, düşlemeye başlayınca insan oldu, düşleyemeyenlerin selası okundu veya okumamıştır, bilmiyorum o kadarını :) Baştaki soruların cevabı da hayal kurmak, düşlemek insan olmanın birinci şartı haline geliyor.

Günümüzde düş kurmak çocukça görülür. Ama gerçekçilere ne demeli. Gerçeği bile ayırt edemezken...

Buradan yola çıkarak sorarım size; kimin gerçeği? Bir imam, asker veya bir öğretmenin veya bir işçinin gerçeği aynı mı? Gerçek algısı kişiden kişiye değişir mi? Evvvett tam üstüne bastınız, ayağınızı kaldırın. Bence değişir. Değişmeseydi mükemmel bir ahenk içinde yaşardık. Rasyonalite bu kadar yoruma açıkken ve herkes de gerçekliğinden bu kadar eminken; despot ve dayatmacı karakterler bu insanların içinden çıkar dikkat edin. Yeni fikir ve düşünceye kapalı bu model insan yerinde sayar, yeniliğe de kapalıdır. Yanlış anlaşılma olmasın gerçekçi kalıbına koyduğum kişiler; hayatı çözüp, bitirip, doğrularını çivi ile sabitleyen kitleden bahsediyorum. Yoksa Newton veya Einstein da kendini gerçekçi olarak tanımlar...

Bir de hayalciler var. Bu grup insan yeniliğe açıktır. Hayal eder, tasarlar, düşler. Bazen elinde koca bir hiç ile kalır, bazen de bir devrimi başlatır. İçinden Nazım'lar, Tolstoy'lar, Can Yücel'ler çıkar. Yakın zamanda Baturay Özdemir'in gösterisine gittiğimizde bahsetmişti. Tiyatrolar hep solcuların elinde diyor ya bilindik bir şey. Düşündünüz mü sebebini?

Sol düşünce sistemi hayalci beyinlerden beslenir ve bir ütopya hedefler. Bu düşünce ne kadar beslenirse beslensin sonu gelmez. Homeros'dan beri böyledir. Mütemadiyen bir değişim, dönüşüm sarmalındadır. İlerlemek için de gereken bu değil mi? Evrilmesemiydik yani!

Sonuç ne mi? İnsan, açlığını doyurduğu gün değil; aç kalacağını hayal ettiği gün insan oldu. Şimdilerde ise aç kalacağımızı düşünmemizi istemiyor sistem. Kısaca insanlığımızdan çıkarmaya çalışıyor ki kolayca yönetilelim. Hayal gücünüzün kuvvetlenmesi dileğiyle, limbik sisteminize zeval gelmesin.

Burdur'da bu evin temellerinde Roma imparatorunun mektubu çıktı
Burdur'da bu evin temellerinde Roma imparatorunun mektubu çıktı
İçeriği Görüntüle

Hoşçakalın...

Dip not: Beynin evrimi ve gelişimi ile ilgili de iki lafın belini kırmak isterdim ama havada süzülen yazıyı, gerçekçi bilgilerle zemine yaklaştırmak istemedim.

mail : [email protected]