Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) ve Burdur Müftülüğü iş birliğiyle düzenlenen panelde Gazze’de yaşanan yıkım, insanlık dramı ve direnişin sembolü haline gelen Filistin halkının mücadelesi ve İsrail’in artık tüm dünya ve tüm insanlık için bir sorun haline gelmesi ele alındı.
Filistin konulu fotoğraf sergisinin açılışı ve Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan programın açılış konuşmasını MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar yaptı. Rektör Dalgar konuşmasında, akademinin nefret diliyle değil, vicdan ve insanlık diliyle konuşması gerektiğini vurguladı:
“Soykırım kavramı artık sadece insanların değil, kentlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin yok edilmesini de kapsıyor. Bugün Gazze’de yaşanan soykırımla birlikte tam olarak bir kent kırımdır.” dedi.
Dalgar, Müslüman toplumların birlik olamamasının bu tür trajedilerin önünü açtığını ifade ederek, “Eğer iki milyar Müslüman âlemi birlik olabilseydi, böyle bir zulüm yaşanmazdı.” diye konuştu.
Rektör Dalgar, üniversitelerin yalnızca meslek sahibi bireyler değil, aynı zamanda adaletli, vicdanlı ve sorumluluk bilinci yüksek nesiller yetiştirmesi gerektiğine dikkat çekti:
“Bugün insanlığa zarar veren teknolojiler de bilimle üretiliyor. O halde bizler, bilimi insanlığın yararına kullanacak, zulme karşı durabilecek güçlü bir nesil yetiştirmekle yükümlüyüz.” dedi.
Dalgar, konuşmasının sonunda Gazzeli akademisyen Asma Khader Mohammed Mutaır’a da değinerek, “Ailesi hâlâ çadırlarda yaşayan Asma Hocamıza üniversitemizin kapılarını açtık. Bu, Türkiye akademisinin mazlum Filistin halkına desteğinin en somut örneklerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Müftü Çelik: “Gazze, dünyaya üç büyük ders verdi”
Burdur İl Müftüsü Ali Hayri Çelik de konuşmasında Gazze direnişinin dünya tarihine yön veren bir dönüm noktası olduğunu belirtti.
Çelik, Gazze’nin insanlığa üç önemli ders verdiğini söyledi:
-Algının kırılması: “Yenilmezlik efsanesi çökmüştür. Demir Kubbe delinmiş, İsrail’in mutlak güç imajı yerle bir olmuştur.”
-Umudun yeniden doğuşu: “Gazze halkının cesareti, insanlığın yüreğine yeniden umut aşıladı.”
-İlahi hakikatin tecellisi: “Allah’ın vaadi gerçektir. Nice küçük topluluklar büyük ordulara galip gelmiştir. Gazze direnişi bunun modern bir örneğidir.”
Müftü Çelik, İslam’ın yalnızca ibadetlerden ibaret olmadığını vurgulayarak, “Gazze, bize iman, sabır ve teslimiyetin ne demek olduğunu hatırlattı.” dedi.
Akademisyenlerden derin analizler
Etkinlikte MAKÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasin Pişgin, ‘Gazze Katliamı Üzerine Düşünceler’ başlıklı konuşmasında, bu soykırıma artık sessiz kalınmaması gerektiğini belirterek Türk halkının Filistin için tek yürek olduğunu vurguladı.
Fakülte öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Gürsu ise ‘Soykırım Psikolojisi – Gazze Soykırımı Bağlamında Bir Analiz’ konulu sunumunda, yaşanan vahşetin psikolojik boyutlarını ele aldı.
Gazze’den bir ses: Asmaa Khader Mohammed Mutaır
Etkinliğin en duygusal anlarından biri, Gazzeli İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Asmaa Khader Mohammed Mutaır’ın konuşması oldu. ‘Gazze’den Bir Ses’ başlıklı sunumunda Mutaır, savaşın ortasında yaşam mücadelesi veren halkının dramını anlattı. Konuşmasına Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan Mutaır konuşmasının devamında şunları söyledi;
“Gazze, bir zamanlar dünyanın en güzel şehirlerinden biriydi. Şimdi ise enkaz altında bir yaşam mücadelesi sürüyor. Ev yok, su yok, ilaç yok… Sadece acı ve sabır var,” dedi.
Gazze’ye yardımların çok az bir kısmının ulaştığını söyleyen Mutaır; “Türkiye, savaş öncesinde ve savaş süresince Gazze’ye destek veriyor. Türkiye, Gazze’ye insani yardım gönderdi; ancak bunların sadece çok az bir kısmı Gazze’ye ulaşabildi. Çünkü İsrail her şeyi kontrol ediyor ve Gazze’ye pek çok şeyin girişine izin vermiyor. Türkiye, Gazze’de hastalara tedavi ve ameliyat imkânı sağlıyor.” dedi.
Gazze halkının tüm bu zorluklara rağmen direnmeye devam ettiğini vurgulayan Mutaır, “Gazze, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya giden yoldur. İnşallah Kudüs ve Filistin özgür olacak,” ifadelerini kullandı. Konuşmasını Gazze ve Filistin için dua ederek tamamladı.
Program, öğrenciler tarafından atılan slogan ve söylenilen ilahilerle son buldu.