TMMOB Burdur İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen kent sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, Burdur’un geleceğe hazırlanması için deprem ve su konularının acil olarak ele alınması gerektiği vurgulandı.
Sempozyumda yapılan değerlendirmelerde, deprem riskine karşı kentsel dönüşüm ve yapı stoğunun en geç bir yıl içinde tespit edilmesi, su kriziyle ilgili eylem planlarının hazırlanması ve bunların bütçelerinin devlet veya özel fonlarla desteklenmesi gerektiği ifade edildi.
Bildirgeye göre, su kaynaklarının sürdürülebilirliği için içme suyu altyapısının yenilenmesi, yeni kaynakların araştırılması, havza bazlı sulama planlarının hazırlanması ve tarım-hayvancılık politikalarının buna göre revize edilmesi zorunlu görülüyor.
Aynı zamanda, deprem konusunda halk bilincinin artırılması, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve kurumlar arası iş birliğinin sağlanması gerektiği belirtildi.
TMMOB, kentteki su ve deprem sorunlarının çözümünün en geç önümüzdeki 5 yıl içinde kalıcı şekilde sağlanmaması durumunda geri dönülemez sorunların yaşanacağı uyarısını yaptı.
Bildirgenin sonunda tüm kurumlara, üniversitelere, yerel yönetimlere ve vatandaşlara “Depreme dayanıklı, sürdürülebilir ve yaşanabilir Burdur” hedefi etrafında ortak hareket etme çağrısı yapıldı.
Sempozyum sonuç bildirgesinde imzası bulunan TMMOB Burdur İl Koordinasyon Kurulu üyeleri:
-
Dr. Özgür Özer (Burdur Makina Mühendisleri Odası Başkanı)
-
Servet Cevni (Burdur Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı)
-
N. Selim Kutlu (Burdur Mimarlar Odası Başkanı)
-
M. Murat Özey (Burdur İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı)
-
Sezen Işlak (Burdur Çevre Mühendisleri Odası Başkanı)
-
Ercan Çelik (Burdur Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı)
“Depreme Dayanıklı, Sürdürülebilir ve Yaşanabilir Kent: BURDUR”
Kent Sempozyumu
1. Yapı Stoku ve Deprem Riski
Burdur kent merkezindeki mevcut yapı stokunda yapılan gözlemler, yumuşak/zayıf kat formasyonu, güçlü kiriş–zayıf kolon oluşumu, ağır kapalı çıkmalar, 40 yaş üzeri yapı yoğunluğu ve bitişik nizam yapılarda çekiçleme etkisi gibi risklerin yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, olası bir depremde ciddi hasar riskine işaret etmektedir. 200 yılı öncesi yapıların kentsel dönüşüm sürecine alınması büyük önem taşımaktadır.
2. Zemin ve Yapısal Güvenlik
Tasarım spektrumlarının yerel verilere göre revize edilmesi, özellikle ZD zeminlerde sahaya özgü zemin büyütme eğrilerinin kullanılması önerilmektedir. 0,5–0,9 saniye aralığındaki rezonans periyotlarıyla çakışan binalarda sismik izolasyon sistemleri dikkate alınmalıdır. Okul, hastane gibi kritik tesislerde sismik izolatörler ve derin temel sistemleri zorunlu hale getirilmelidir. Aktif faylar çevresinde sakınım bantları oluşturularak yeni yapılaşmaya izin verilmemelidir.
3. Kentsel Yeşil ve Mavi Altyapı
Kentte yeşil koridorlar, su yolları ve gölgelik ağaçlandırmalar artırılmalı; mavi ve yeşil altyapı planlamasıyla şehir iklimine uyum sağlanmalıdır. Bu alanlar, hem soğutma etkisi yaratacak hem de afet sonrası toplanma ve nefes alanı işlevi görecektir.
4. Kültürel Sürdürülebilirlik ve Kimlik Koruma
Depremler yalnızca fiziksel değil, kültürel kimlik kaybı açısından da büyük yıkımlara yol açmaktadır. Bu nedenle: tarihî ve temsil niteliği taşıyan yapılar korunmalı, yeniden işlevlendirilerek kent yaşamına kazandırılmalı, yerel halkta “tanı–sev–koru” bilinci geliştirilmeli, meslek odaları ve akademisyenler farkındalık oluşturacak etkinliklerle kamuoyu bilincini güçlendirmelidir.
5. Ekolojik Denge ve Göller
Burdur Gölü, kentin ekolojik ve sosyo-ekonomik sürekliliği açısından kritik önemdedir. Göl ekosistemini korumak için DSİ, SYGM ve yerel yönetimlerin teknik koordinasyonu zorunludur. Yerel halkın katılımı olmadan alınan kararların uygulanabilirliği sınırlı kalmaktadır. Tüm paydaşların iş birliği, göllerin sürdürülebilir geleceği için hayati önemdedir.
6. Yapı Kalitesi ve Denetim
Geçmiş depremler göstermiştir ki; yetersiz proje, denetim eksikliği, malzeme ve işçilik hataları yapı hasarlarının temel nedenleridir. Bu nedenle Burdur’un geçmişte yaşadığı depremlerden ders alınmalı, deprem dirençli yapı üretimi bir zorunluluk haline getirilmelidir.
7. Kentsel Planlama ve Mikrobölgeleme
Mikrobölgeleme çalışmaları tamamlanmalı, diri faylar paleosismolojik yöntemlerle tanımlanmalı, deprem master planı hazırlanarak, imar planları bu planla uyumlu hale getirilmelidir. Aktif fay zonları 1. derece doğal eşik alanı olarak tanımlanmalı ve yapılaşmaya kısıt getirilmelidir.
8. Kentsel Yeşil Alanlar
Burdur kent merkezinde mevcut ve potansiyel park alanları bir arada değerlendirilerek entegre bir park sistemi oluşturulmalıdır. Bu yaklaşım, sürdürülebilir kent gelişimine katkı sunacak analitik ve veriye dayalı bir yeşil alan planlama modeli ortaya koymaktadır.
9. Su Kaynaklarının Korunması
Burdur Gölü Eylem Planı çerçevesinde; sulamalarda su kısıtlaması ve verimlilik çalışmaları, alternatif su kaynakları araştırmaları, havza bazlı yönetim ve su kalitesi izleme sistemleri uygulanmalıdır. Yerel yönetimler, yağmur suyu hasadı ve gri su kullanımı konusunda halkı teşvik etmelidir.
10. Bina Risk Analizi ve Önceliklendirme
Deprem riski analizlerinde bölgesel ölçekli hızlı tarama yöntemleri kullanılmalıdır. Öncelik, en riskli binaların tespiti, güçlendirilmesi veya dönüşümü olmalıdır. Amaç, “en kötü binaları belirle–dönüştür–diğerlerini peyderpey güçlendir” yaklaşımıyla can kaybını sıfıra indirmektir.
11. Mesleki Eğitim ve Denetim Kalitesi
Demirci, kalıpçı, betoncu gibi ustalar sertifikalı hale getirilmelidir. Proje aşamasında TBDY 2018’in asgari koşulları değil, daha yüksek mühendislik standartları benimsenmelidir. Riskli yapı envanteri hızla çıkarılmalı ve acil öncelikli yapılar güçlendirilmelidir.
12. Yenilenebilir Enerji ve Kentin Enerji Dönüşümü
Burdur’un güneşlenme potansiyeli dikkate alındığında, çatı tipi GES uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır. Hesaplamalara göre, Burdur kent merkezindeki binaların çatılarından il genelinin elektrik tüketiminin %69,6’sı karşılanabilir. Bu oran, ilçeler ve köyler dahil edildiğinde kentin tam enerji bağımsızlığına ulaşabileceğini göstermektedir.
13. Su Verimliliği ve Bilinçlendirme
Halkın su tüketimi konusunda farkındalığı artırılmalı; kamu spotları, broşürler ve eğitim kampanyaları ile su tasarrufu özendirilmelidir. Yerel yönetimler, yağmur suyu toplama ve gri su kullanımını teşvik eden yönetmelikler geliştirmelidir.





