Merhaba sevgili okur. Yazmak için vakit bulamıyorum bu sıralar, idare edin. Sizlere son günlerde gündemde olan, Burdur CHP milletvekilimiz sayın İzzet Akbulut’un da dillendirdiği “Burdur Duvarı”nı anlatacağım.
Birkaç yıl önce, Burdur Şeker fabrikası’nın satılma ihtimali gündeme geldiğinde, ortaya bir fikir atmıştım. Mevcut fabrika eski, yerleşkesi ise şehir içinde kalmıştı. Bu fabrika şehir dışına taşınmalı ve yerleşke de rekreasyon alanı olmalıydı. Şehrimizin ortasında devasa bir park alanı ne kadar da güzel olmaz mıydı? Binayı ise; madem şeker üretiyorduk, neden bir şekerleme veya çikolata müzesine çevrilmesindi?
Evet fikir böyleydi. Sonraki aşama ise tren raylarının kaldırılması ve gar binalarının fonsiyonlar yüklenerek yaşayan mekanlara çevrilmesiydi. Böylece yeşil bir bant oluşturulacak ve bu hat merkezi, devasa bir park alanına (fabrika alanı) bağlanacaktı.
Tren rayları neden kaldırılmalıdır anlatmaya çalışacağım.
Burdur’u ikiye bölen tren hattı, uzun yıllardır hepimizin gözü önünde duran ama giderek büyüyen bir kentsel probleme dönüşmüş durumda. Şimdi bir de beton duvarlar imal ediliyor. Kimse bilerek bu şehre kötülük etmek istemez. Sorun tespitleri insan hayatının riske girdiği konusunda, haklılar fakat çözüm için doğru noktada değiliz.
Yakın zamanda milletvekili İzzet Akbulut’un bu konudaki tepkisi, aslında yıllardır hissedilen bir sorunun yeniden görünür hale gelmesini sağladı. Bu, sadece bir ulaşım veya yaya güvenliği meselesi değil; bir şehir bütünlüğü meselesi.
Mimar gözüyle baktığımda tren raylarının şehir içindeki varlığı, teknik bir altyapı unsurundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu hat, Burdur’un merkezinde fiziksel bir bariyer, sosyolojik bir eşik, ekonomik bir engel oluşturuyor. Kentin dokusunu ortadan ikiye ayırıyor; günlük yaşam akışını, ticari hareketliliği ve hatta insanların birbirine erişimini sınırlandırıyor.
Dünya bu problemi benzer şekillerde yaşadı. Eskişehir hattını yer altına alarak kent merkezini iyileştirdi. Melbourne, onlarca kilometrelik rayları kaldırıp üstünü yeşil koridorlara dönüştürdü. Boston, “Big Dig” projesiyle şehrin tam ortasındaki bariyeri yer altına gömüp iki yakayı yeniden bir araya getirdi. Bu örnekler bize şunu gösteriyor: Bu tür sorunlar çözülebilir. Yeter ki doğru bakış açısıyla ele alınsın.
Burdur’un geleceğini düşünüyorsak, rayların mevcut haliyle kalması bir seçenek olmaktan çıkıyor.
Çözüm:
Yukarıda bu soruna çözüm bulan başkaca şehirleri yazdım fakat hiçbirinin durumu bizimki ile aynı değil. Çünkü ray hattımız şehir merkezinde bitiyor!! O zaman durak neden şehrin dış çeperine taşınmıyor sorarım size. Çok mu zor gar binasını taşımak. Hadi bunu yapamıyorsunuz o zaman alternetif çözüme geçelim…
Daha fazla yaya ve taşıt bağlantısı, hat boyunca kamusal mekânlar, yeşil alanlar, yürünebilir koridorlar, belki de uzun vadede hattın yer altına alınması… Bunların hepsi bu şehri bölmek yerine birleştiren çözümler olabilir. Ama beton duvar yapmak, ne diyeyim…
Şehirler, insanlar bir araya geldiğinde iyileşir. Burdur’un tam ortasından geçen raylar bugün bir ayrım çizgisi oluşturuyor. Ama istersek bu çizgiyi, şehri iyileştiren bir bağlantı omurgasına dönüştürebiliriz.
Hoşçakalın...
Mail : selim_kutlu@windowslive.com