Uzun sürelerdir dillere pelesenk olmuş, şahsen hiç hoşlanmadığım bir deyiş var. “ Uyuyan Güzel Burdur !”. Neden böyle demişler, tabi ki bir gerekçesi var. Burdur’un gelişmemesi ve kabuğuna çekilmesi sebebi ile söylenmiş bir söz olsa gerek. Aslen Burdur’lu olup; 2009’dan beri aranızda yaşadığım bu güzel şehri, sizlerden daha objektif gözlemlediğimi düşünmekteyim. Zira beni rahatsız eden birçok konu çevremde normal karşılanıyor, “sana ne oluyor ki” diyerek susturmaya çalışıyorlar.

En büyük sorun sivil insiyatifin olmaması. Şehirde her kararı idrecilerin ve erk sahiplerinin alması. Vatandaşın hiç söz hakkı talep etmemesi. Böylesi bir durum idarecilerin de işine geliyor tabi. Üzerilerine düşen görevi, kendi kapasitelerince yapıyorlar bir şekilde. Karışan, görüşen olmayınca meydan boş kalıyor.

Lafa bakarsan “ Burdur Sevdalısı ” da çok ama hadi buyrun piste diyince insanlara bir haller oluyor. Sırtı, beli ağrıyan mı arasın, müziği beğenmeyen mi. Hep bir bahane. : ) Son süreçte genç jenerasyonun palazlanması ile bu bakış açısında değişiklikler gözlemleniyor. Ama elle tutulur, dişe dokunur bir faaliyet yok. Daha halen sivil hareket emekleme aşamasında.

Peki nereden, nasıl başlayacağız. Bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş derler. Uyuyan güzel dedikçe uyuyor memleket. Önce söylemlerimizi mi değiştirsek acaba. “BURDUR UYANIYOR” mottosu ile motivasyonumuzu değiştirelim.

Gücünü halktan almayan hiçbir yönetim başarılı olamaz biliyoruz bunu. O yüzden hemşehrililerime buradan çağrımdır. Şehrin önderlerine, bürokratlarına, kamu çalışanlarına omuz verelim. Herkes elini taşın altına koysun, projeler üretsin. Kentin marka değerini, yaşam konforumuzu arttıracak, toplumun çıkarı için kafalardan geçenler kağıda dökülsün, anlatılsın, paylaşılsın. Kim, ne kadar sahip çıkacak, ne kadar Burdur sevdalısı var görelim…

Mail: [email protected]