Burdur'a Adalet ve Kalkınma Partisi'nin davetlisi olarak gelen Gazeteci Süleyman Özışık, MAKÜ Konferans salonunda 17-25 Aralık'ın perde arkasını kalabalık izleyici topluluğuna anlattı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Ak Parti İl Başkanı Av. Ömer Bütüner, 'Ak Parti çok büyük badireler atlattı. Her defasında yılmadan güçlü bir şekilde liderimiz Recep Tayyip Erdoğan öncülünde bütün sıkıntılara göğüs gerdik. Son olarak Millete yapılan ihaneti hep birlikte yaşadık. BU millet kendine hizmetkar olanları asla unutmaz' dedi.

'İHANETİN İPUÇLARINI GÖRDÜ'

Konferansına 2011 yılında yaşanan Hakan Fidan olaylarından bahsederek başlayan Gazeteci- Yazar Süleyman Özışık; 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; hep o sözü söylerdi. Kendisini defalarca uyaran çevresindeki insanlar defalarca söylerdi. 'Hayır anlı secdeye değen insanlardan zarar gelmez' derdi. Şunu çok iyi biliyorum 2011 yılının Şubat ayında 20 Şubat olayını biliyorsunuz, sayın Hakan Fidan'ın gözaltına alınmaya çalışıldığı bir dönem, o dönemde Savcı Seyfettin Sarıkaya Hakan Fidan'ı göz altına almaya çalışırken, sayın Recep Tayyip Erdoğan, dönemin baş bakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, o kadar hiddetlendi ki; o kadar kızdı ki; darbenin ihanetin ip uçlarını gördü. Ortada hiçbir şey bırakmayın bu ülkeye yapılan en büyük ihanettir dedi.' Odaya 3 kişi girdi. Gayet masumane bir şekilde, sayın başbakan Seyfettin Sarıkaya cemaate yakın birisi değil, kendi başına çok af edersiniz halt etmiş. Diye ikna etmeye çalıştılar. Eğer o saatlerde Erdoğan ikna edilmeseydi. Biz 2011 yılında bu süreci yaşamaya başlayacaktık. Çok daha erken bir şekilde bu sorundan kurtulacaktık' iddiasında bulundu.

'SİLAHLANMAYA AYRILAN PARA KASADA KALDI'

Bu meseleyi incelemek için biraz incelemek için derine gitmek lazım geldiğini sözlerine ekleyen Özışık; 'Tarihlere dikkat edin, bir uzun adam çıktı Dünya'nın gözü önünde Dünya'nın terörist ülkesinin başındaki adama '"One Minute' dedi. Her şey çorap söküğü gibi gelmeye başladı. Türkiye o dönemden sonra hiç kimsenin hayal etmediği bu iş kıyamete kadar gider dediği belli konularda çok önemli hamleler yaptı. Nedir bu önemli hamleler, 1, yine aynı uzun adam çıktı. Herkesin ben kürt'üm demeye korktuğu bir dönemde, kürt sorunu tanıyorum, kürt kardeşlerimin sorunu olduğuna inanıyorum. Bu meseleyi çözmeye hazırım dedi. 30 yıldır savaştığımız bir terör örgütü ile müzakere masasına oturuldu. Bu çok önemli bir hamle idi. Neden önemli bir hamle idi. Şöyle bir hesap yapalım TC devleti 30 yılda sadece silahlanmaya 550 milyar dolar para harcamış' dedi. Bu paranın devlet kasasında kaldığına dikkat çekti.

Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığında Erdoğan'ın ikinci ameliyata alındığı saate gerçekleşmesine dikkat çeken Özışık; 'Başbakan tamamlayışı olarak 2. Ameliyatı olmak için hastaneye gidiyor. İstanbul'da benim eve yakın bir hastane. Hakan Fidanı telefonla ifadeye çağrılıyor. Konu nedir diyor, konuyu orada öğrenirsin diyorlar. Bu telefon geldiğinde Başbakan 2 ameliyatı olmak için yola çıkıyor. Hakan Fidan o sırada dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü arıyor. Gayet sakinane bir şekilde belki de iyi niyetle . Gidin bir bakalım diyor. O sırada beklenmedik bir şey oluyor. Hakan Fidan'ın evinin etrafı yüzlerce polis tarafından sarılmaya başlanıyor. Gitmez ise o polisler sanki bir terör örgütü gibi, bir teröristtin evine baskın yapar gibi, hakan Fidan2ın evine baskın yapacaklar, koluna kelepçeyi takıp götürecekler. Hakan Fidan evinin etrafındaki polisleri görünce, Başbakanın yeğeni olan korumasını arıyor, diyor ki Savcı Seyfettin Sarıkaya beni aradı, ifadeye çağırdı. Ben gidiyorum sayın başbakana ameliyattan çıktığında söyleyin diyor. Başbakan fakir fukaranın evine çayını içer sohbet eder. Tam o sırada hastaneye giderken bir aileye söz vermiştim deyip, uğrayalım öyle gidelim diyor. Ameliyatta olduğu sanılan Erdoğan o sırada bir vatandaşın evinde o sırada. Erdoğan olanları duyunca sakın ha teslim olma. Sakın kapıyı açma diyor. Hemen gereğini yapıyorum diyor. Özel Hareket Timleri Hakan Fidan'ın evinin etrafını sarıyor ve Hakan Fidan ile karşı karşıya geliyor. Olayı bertaraf ediyorlar. Plan aslında şu, Hakan Fidan talimatı TC Başbakan'ından aldığını söyleyecek. Ameliyat yarın saat sürecek, yarım saat içerinde öyle bir plan yapılıyor ki; ameliyat masasından kalktığında Adnan Menderes'in fotoğrafını hatırlıyormuyuz? Başında 3 tane asker var alaylı bir şekilde kendisine gülüyorlar. Başbakan Erdoğan Aynı pozisyonda uyanacak, bu kez başında 2 asker değil, 2 polis olacak. Türkiye Cumhuriyetin gelişmesinden memnun olamayan Dış güçlerin maşa olarak kullandığı paralel yapının amacı bizim gözümüzün içine baka baka 2 başbakanınıza alır götürürüz. Sizden böyle izler elinizden bir şey gelmez. Onların da bir hesabı vardı, allahında bir hesabı var. Erdoğan söylerdi ya göklerden gelen bir karar var diye. Yani ne yaparsanız yapın o kararın önüne geçmiyorsunuz' diye konuştu.

DERSHANELERİN KAPATILMASI PAZARLIK KONUSU MU OLDU?

Dershanelerin kapatılmasının gündeme geldiği (2013) dönemler üzerinde de konuşan Gazeteci- Yazar Süleyman Özışık; 'Dershanenin kapatılmasının gündeme geldiğinde 3 kişi Sayın Başbakan'ın makamında ziyaret ettik. Bugün bu 3 kişiyi yakından biliyoruz birisi şu anda Ceza evinde Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı cemaatin yazarı. Dershane konusunda geri adım atılmalı biz mağdur olacağız dediğinde Erdoğan geri adım atmıyor, bu Türkiye'nin eğitimin yararına yapmak zorundayız diyor. Bir süre sonra konuşmanın seyri değişiyor. Bu 3 kişiden Ekrem Dumanlı diyor ki efendim diyor, sizin bakanlarınızın da aralarında bulunduğu bazı kişiler yolsuzluk yapmış. Bunun belgeleri elimizde siz belgeleri verin gereğini yapayım diyor. Efendim belgeleri size verirsek üstü kapatılır medya aracılığı ile halka duyuracağız üstü kapanmasın diyor. Erdoğan'da odasından kovuyor, siz dershane meselesinin karşısında beni tehdit etmeye mi geldiniz diyor. Ve hepsini kovuyor. Bu kadar alçakça her kesimin lanetlediği bir saldırı şekli ben beklemiyordum. Hiç kimsede beklemiyordu. Hüseyin Güler ile benim yazı yazdığım Hüseyin Güler ile bir röportaj var. Yazılmaması kaydı ile anlattığı bazı bilgiler var. Anlattı bazı bilgiler var. Orada diyor ki cemaat 17 Aralık operasyonundan 3 ay önce medya da ortaya çıkan kasetleri bana izletti, operasyon 3 ay önce yakında size çocuklarımız operasyon yapacak dediler. Hakikaten Türkiye Cumhuriyetini alenen yıkma durumuna kadar gidebilir bu kasetler. Hükümeti yıkamazsınız yapmayın etmeyin dedim ama dinletemedim diyor. 3 ay önce. Şimdi 17 Aralıkta bir operasyon yapıldı. Birkaç bakanın ben bugün halen daha oldu veya olmadı demiyorum. Çünkü bu kadar ortaya çıkan bazı bilgiler bende şüphe oluşturuyor. Erdoğan Bayraktarın oğlu aslında Bayraktarın bana anlattığıdır bu, 17 Aralık gecesi diyor Emniyet koridorlarında kıyamet kopuyordu diyor. Polislerden biri o kabineyi ben burada dizeceğim diye bağırıyordu. Bir başkası bilal Erdoğan'ın koluna kelepçe takmaz isem, bana adam demesinler diye bağırıyordu. Bayraktar Trabzon spor Kulübünün avukatı aracılığı ile kendisini savunmaya gelen avukattır, Başbakan Erdoğan'a haber uçuruyor diyor ki, Bilal Erdoğan'a bir operasyon yapacaklar. Biz burada çerez niyetine alındık. Önleminizi alın diyor. Ve Bilal Erdoğan bu haberden sonra özel olarak evinden alınıyor. İstanbul'daki evine getiriliyor. Polisler evin etrafını sarıyor. Özel hareketler havadan indiriliyor. Polisler dağılıyor' dedi. İddia edilen kasanın olmadığını savundu.