Bugün sizlere sürekli duyduğumuz “Yürütmenin Durdurulması” ibaresini anlatmaya çalışacağım. Aslında hukuk dalının çalışma alanına giriyor ama belki de halk diliyle daha anlaşılır yazabilirim sevgili okur. İyi okumalar..

                Öncelikle kamu kurumları eli ile yapılan idari işlemlerin, idare mahkemesi tarafından yürütmesi durdurulana veya iptal edilene kadar, hukuka uygun olarak kabul edildiğini bilmek gerekiyor. “İdare şu işlemi yaptı ve yıllardır uygulanıyor” dediğiniz şeylerin bazıları, kimse iptal davası açmadığı için; hatalı olduğu halde uygulanabilir. Dolayısı ile; Burdurlu hemşehrilerim bu kavrama hakim olursa, kamuda yapılan işlemin kuşku uyandırdığını tespit etmesi halinde, hukuk süzgecinden geçmesini sağlayabilir.

                “Yürütmenin durdurulması” ibaresini bu andan itibaren “YD” olarak belirteceğim.

                Yargı, kamunun ezici kudretine karşı, vatandaşı korur. Ama YD kararının alınması için ne yapmak gerekir, hangi şartlarda bu karar alınır anlatmaya çalışayım. Öncelikle idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğması gerekir. Bu durumda davanın en başında geçici “YD” kararı alınır. Bu karar davanın sonuna kadar veya dava konusu işlemin iptal kararına kadar yürürlüktedir. “YD” kararının alınması için bir diğer şart ise; dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olmasıdır. Tabi bu işlemlerin olması için en başta iptal davası açmanız gerekir.

                Bu aşamada her önüne gelen kişi idari işlemlere itiraz edemesin, kamu hizmetlerini kötü niyetli kişiler aksatamasın diye, hukuk sistemi “taraf ehliyeti” kavramını üretmiştir. Yani idari bir işleme iptal davasını her önüne gelen açamaz. Bu işlemden zarar gören kişi veya örgütler (stk,dernek veya meslek örgütleri) konunun muhattabıdır. Dolayısı ile taraf ehliyeti olayın muhattabı olmaya dayanır.

            Güçler ayrılığı ama nasıl?

                Demokrasimizin üç ayaklı sehpası. Yasama, yürütme, yargı. Peki bu sistem nasıl çalışıyor ve halk buna ne kadar hakim. Haklarımızı ve ödevlerimizi biliyor muyuz? İşin bu kısmı yurttaşlık bilincine giriyor ve bizim eğitim sistemimiz yurttaştan başka herşeyi yetiştiriyor. Bu konu özelinde ödevimizi kısaca anlatacağım.

                Yürütme organlarının yaptığı işler hukuk nezdinde uygunluk karinesine sahip olmak zorundadır. Vesayet denetiminin bu uygunluğun sağlanması yönünde etkisi tartışılır. Bu kadar yolsuzluk haberi varken memlekette, ben yetersiz olduğunu düşünüyorum. Dolayısı ile kontrol mekanizması dediğimiz, hukuk sistemini çalıştıracak bir aktör gerek. Herşeyi devletten beklememeliyiz, hatalı olduğunu düşündüğümüz, kuşku uyandıran durumları ilgililerine bildirmek sureti ile yargı ve vesayet denetimi sistemini çalıştırmalıyız.

            Sivil inisiyatif!

                Bu noktada ise gelişmiş toplumlarda gördüğümüz sivil inisiyatif karşımıza çıkıyor. Halk ile içiçe olan meslek örgütleri ve derneklerin koordineli çalışmaları beni imrendiriyor. Memleketimizde, bu başına buyruk düzenin rayına girmesi için aranan formülün bu olduğunu düşünüyorum.

                Beklememeniz dileğiyle…

mail: [email protected]

Editör: SELÇUK ÖÇAL