Çocukların gelişimi ve sağlığı için vazgeçilmez bir besin olan süt ve süt ürünleri, özellikle çocuklarımızın beslenmesi ve sağlığı açısından son derece önemli bir yere sahiptir. Süt üretiminin ve hayvancılığın birbirleriyle bağlantılı olduğu göz önüne alındığında ülkemizde hayvancılığı bitiren politikaların süt sektörünü de krize soktuğu gün gibi aşikardır.

Hayvancılık sektörünün en temel ürünlerinden biri olan sütte son dönemlerde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların en önemlisi, çiğ süte verilen fiyatın maliyetlerin altında belirlenmesi sonucunda süt üreticilerinin karşı karşıya kaldığı mağduriyettir.

Ulusal Süt Konseyi, son olarak 15 Mayıs 2022’den itibaren geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını litre başına 7,50 lira olarak belirlemiştir. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı litre başına üreticiye 20 kuruş destekleme primi ödeyecektir.

Ancak, bir çuval yemin 360 liralara kadar çıktığı ülkemizde çiğ sütün litre maliyetinin en üst fiyattan düşünüldüğünde dahi 7 lira 50 kuruşun çok üzerinde olduğu ve çiğ sütün referans fiyatının maliyetleri karşılamaya dahi yetmediği açık bir biçimde görülmektedir.

Daha haziran ayı bile gelmeden maliyetler nedeniyle sıkıntıya düşen süt üreticilerimiz acilen çiğ süt referans fiyatına zam yapılmasını beklemektedir.

Bilindiği üzere hayvancılık işletmelerinin en büyük giderini yem maliyetleri oluşturmaktadır. Hayvancılığın bazı dallarında yem giderleri toplam işletme giderlerinin yaklaşık yüzde 70 ine kadar ulaşmaktadır.

Ülkemiz, tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ve ürettiklerini ihraç edebilir durumdayken, yanlış politikalar sonucunda dışa bağımlı hâle gelmiştir. Yirmi yıldır AKP iktidarı döneminde uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeniyle çiftçilerimiz toprağa küstürülmüş, yerli üretici, çiftçi ve besici korunmamıştır.
Bu sarmaldan bir an önce çıkabilmek için;

Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da yerli üretim desteklenmeli ve acil eylem planı bir an önce açıklanmalıdır.

Hayvancılığın en büyük sorunu olan Et-süt-yem paritesi belli kurallara bağlanmalı ve bu konuda bir mevzuat oluşturulmalıdır.

Son yıllarda sürekli zam gören ve 360 liraları bulan yem fiyatları kontrol altına alınmalı ve gerekirse Süt Konseyi paralelinde bir Yem Konseyi kurulmalıdır.

Yem bitkilerinin üretiminin arttırılması için Bakanlık tarafından çalışmalar yapılmalıdır.

Süt üreticilerimizin yem fiyatlarında yaşanan artışlardan ve diğer girdi maliyetlerinden korunmasına yönelik tedbirler alınmalıdır.

Her türlü hayvan ithalatı yasaklanmalı ve yerli üreticiyi korumak açısından belli miktarlarda Gümrük Vergisi konmalıdır.

Sonuç olarak Dünya Süt Günü’nde ülkemizde yaşanan tablo iç açıcı değildir. Sağlıklı bir toplumun şartı ülkemizde kişi başına düşen süt tüketiminin arttırılmasından geçmektedir. Ancak ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler ülkemizde süt üretimini ve süt tüketimini olumsuz biçimde etkilemektedir.