Şehir merkezindeki tarihi yapıların yeniden işlevlendirilmesi ve kültürel zenginliği koruyarak gelecek nesillere aktarmanın önemli bir çalışma olacağını dile getiren Burdur Mimarlar Odası yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi ;

Günümüzde tarih, geçmişimizin mirasıyla şekillenmiş ve bize yol gösteren bir hazine olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, tarihi endüstri yapılarını yeniden işlevlendirmenin, kültürel zenginliğimizi korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemini vurgulamak istiyoruz.

* Tarihi endüstri yapılarını yeniden işlevlendirmenin en önemli yararlarından biri, geçmişin izlerini gelecekle buluşturarak kültürel sürekliliği sağlamaktır. Bu yapılar, yeni işlevleri ve kullanım alanları ile günümüz toplumuna entegre edilerek canlandırılabilir. Bu durum, hem tarihimize olan bağlılığımızı güçlendirir hem de kentsel dönüşüm projelerine değer katar.

*Tarihi endüstri yapılarının yeniden işlevlendirilmesi aynı zamanda ekonomik canlılığa da katkı sağlar. Bu projeler, turizmi teşvik eder, istihdam yaratır ve yerel ekonomiyi canlandırır. Kentin marka değerini arttırır. Ayrıca, kültürel mirasın korunması ve yeniden değerlendirilmesi, bir toplumun kimliğini güçlendiren unsurlar arasında yer alır.

* Ayrıca, tarihi endüstri yapılarını yeniden işlevlendirmek, sürdürülebilirlik ve çevre koruma açısından da önem taşır. Var olan altyapıyı kullanarak yeni projeler geliştirmek, doğal kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar ve böylece çevresel etkileri azaltır.

*Tarihi endüstri yapılarını yeniden işlevlendirmek, sadece geçmişle olan bağlarımızı güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda gelecek nesiller için sürdürülebilir ve zengin bir çevre bırakmamıza da yardımcı olur.

* Tarihi endüstri yapıları, geçmişte sanayileşmenin ve teknolojik ilerlemenin izlerini taşıyan mühendislik harikalarıdır. Bu yapılar, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik geçmişimizin canlı birer tanığıdır. Ancak, zamanla değişen ihtiyaçlar ve teknoloji, birçok endüstriyel yapıyı atıl duruma düşürmüş ve unutulmuş bir halde bırakmıştır. Bu noktada kaçınılmaz son ortadadır. Mevcut fabrika bir gün ihtiyacı karşılamayacak hale gelecektir. Sonrasında İlimizde bulunan endüstri yapılarını toplum yararına kullanmak amacıyla neler yapabiliriz hep beraber irdeleyelim.

Peki Burdur İçin ne yapabiliriz….

Burdurlu olan herkesin bildiği, kent belliğinde yer etmiş iki adet fabrika yapısı bulunmaktadır.Burdur Şeker Fabrikası ve Gül yağı tesisleri……

Kentin merkezinde yer alan bu yapılar, bazılarımızın önünden günde birkaç kez geçtiği fakat farkında olmadığı, kafamızı kaldırıp bakmadığımız, Cumhuriyetin önemli değerleridir…. Cumhuriyetimiz’in 100. Yılını kutladığımız bu zamanlarda geçmişe sahip çıkmamız ve kültürümüze, ekonomimize ve belleğimize ait olan bu değerlere sahip çıkmamız gerekmektedir.

Ülkemizde ve Yurtdışında sayısız örnekleri bulunan Endüstri yapıları kullanım süreleri tamamlandıktan sonra dönüşümler geçirerek toplum yararına hizmet eden ortak değerlere dönüştürülmüşlerdir. Özellikle de bu kadar büyük ve merkezi konumda yer alan yapılarımız ve arazisi neden Burdurlu için, çocuklarımız için, geleceğimiz için bir çok fonksyonlu rekreasyon alanına dönüştürülmesin….. Kaçınılmaz bir gerçek olan değişim sürecini en uygun ve en güzel şekilde değerlendirmeliyiz.

Ankara Şeker Fabrikası Örneği

Temelleri 1958 yılında atılan Ankara Şeker Fabrikası, 1962 yılında üretime başlamıştır. Günümüzde halen üretime devam eden fabrika binası ve diğer bazı yapılar TMMOB Ankara Şubesinin uğraşları ile taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.

SEKA Kağıt Fabrikası

1936 yılında tamamlanıp üretime başlayan yapı, yıllar içerinde ihtiyaçlara cevap veremeyecek bir hal almıştır. İzmit SEKA Kağıt Müzesi, atıl durumda olan endüstriyel alanların korunmasında ve dönüştürülmesinde yetkin bir örnektir. Erken Cumhuriyet dönemi yapılarından olan SEKA Kağıt Fabrikası, gerek teknolojik özellikleri, gerekse de ulusal boyutta yaşanan değişimlerin takip edilebildiği, kent belleğindeki konumu ile özgün değer taşımaktadır.

1955 yılında üretime başlayan fabrikamız, Yıllarca kent halkı için sineması, restoranı, yeşil alanları ile sosyal ve kültürel açıdan büyük rol oynamış ve halk belleğinde yerini almıştır. Cumhuriyet döneminde inşa edilen, gerek üretim açısından sanayi alanında, gerekse büyük açıklıklı yapıların yapım teknolojisi ile mimarlık ve mühendislik alanında yeni bilimsel yapım yöntemleri ve teknolojiler sunan bu yerleşkeler, işçilerin yükseltilmiş yaşam standartları açısından da modern birer öncü devlet yapılarıdır.

Öneri olarak Yılmaz Özev’in tezinde bahsettiği gibi Fabrika içerisine Burdur Şeker Fabrikası ve diğer“Cumhuriyet Dönemi Endüstri Yapıları”nın anlatıldığı sergi alanı, konferans salonu,bilgilendirme ofisi gibi “Müze ve Etkinlik Merkezi Binası” (şekerleme ve çikolata konulu müze)tasarımı düşünülebilir. Lokalbinası olarak kullanılan bina da Müze ve Etkinlik Merkezi Binası olarak dönüştürülebilir.Atıl durumda olan Gülyağı Tesislerininde,restorasyonu yapılarak, gül yağı ve gülcülük ile ilgili bir müzeye dönüşümününsağlanması ve aynı zamanda içinde bir kütüphane binasının da planlanması işlevlendirilereksürdürülebilirliğinin sağlanması açısından olumlu olacaktır.Endüstri mirasıkonusunda halkın bilinçlenmesini arttırmak, aktif endüstri mirası alanlarına ziyaretler programlamak,üretim işlemlerinin yanı sıra, onlarla ilgili somut olmayan mirası, hikayelerini, tarihini,makinelerini ve endüstriyel üretim süreçlerini sunmak için düzenlemeler yapmak, sanayiveya kent müzeleri kurmak, yorum merkezleri, sergiler düzenlemek, yayın yapmak, rotalaroluşturmak ve sürdürmek gerekir. Endüstri mirası alanları, mümkün olduğunca, kültürmirasını araştırma ve koruma ile ilgili kuruluşlar tarafından, halkın ve mesleki kuruluşlarıneğitimi için kullanılmalıdır.

Sonuç olarak, bahsettiğimiz kaçınılmaz son geldiğinde, mevcut fabrika ihtiyacı karşılamadığında, Burdur’un değerli yapıları Anıtlar Kurulu tarafından tescillenip dönüştürülmelidir.

Neden şekerleme ve çikolata müzesi olarak dönüştürülmesin?... Şenlikler, etkinlikler yapılsın konsepti çerçevesinde.Kalan alanda devasa bir rekreasyon alanı oluşturulsun. Neden bizim de bir Central Park’ımız olmasın. Yürüyüş alanları, çay bahçeleri, konsept parklar, spor alanları... Burdurlunun arabasına binmeden ulaşabileceği bir kaçamak noktası. Trafiği kilitleyerek, soğuk betonun üzerinde yapılan konserler, bu alanda çimlerin üzerinde tertiplensin. Şenlikler, etkinlikler yapılsın doğanın içinde. Şehrin marka değeri artar ve ilimize mükemmel geri dönüşler sağlarız. Burdur’a hizmet etmek isteyen önderler, rant odaklarının karşısında durup bu projeyi sahiplenmelidir. Burdurdaki tek yeşil alan mezarlıklar olmasın diye,yeşil ve doğanın içinde ölmeden önce yaşayabilelim diye, bu projeyiöncelikle tüm halkımızın, sonrasında kentin önderleri ve bürokratlarının sahiplenmesini talep ediyoruz.