İşte o açıklama:

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ocak ayı itibarı ile verilecek enflasyon farkına ek olarak tüm kamu çalışanlarını kapsayacak bir sosyal refah düzenlemesi yapılacağı ifade edilmiştir.

Bilindiği gibi Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardan beri, enflasyon farkı uygulamasının gerçekte sıfır zam anlamına geldiğini belirtmekte, alım gücünün sürekli düştüğünden hareketle her toplu sözleşme döneminde, yapılacak yüzdesel maaş artışlarına ve enflasyon farkına ek olarak mutlak surette refah payı talep etmekteyiz.

Nitekim bu yıl gerçekleştirilen 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde de yaşanan ekonomik gelişmeleri göz önünde bulundurarak, enflasyon kaynaklı zararların telafisi için seyyanen zam; reel ücret artışı için de oransal artış ve enflasyon farkına ek olarak refah payı uygulamasını kırmızı çizgimiz olarak ilan etmiştik. Süreç içinde özellikle seyyanen artış ve refah payı talebimizin karşılık bulmaması ve imzalanan toplu sözleşmenin ekonomik gerçekleri yansıtmaması üzerine imzalanan toplu sözleşmeyi kabul etmediğimizi ilan etmiştik.

Yaşanan gelişmeler, bu taleplerimizde ne denli haklı olduğumuzu bir kere daha ortaya çıkarmış, gelecek öngörüsünden uzak olarak imzalanan toplu sözleşmenin revizyona ihtiyaç duyduğu daha toplu sözleşme hükümleri yürürlüğe girmeden taraflarca kabul edilmek zorunda kalınmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın “sosyal refah düzenlemesi” yapılacağı yönündeki açıklaması umut verici olsa da şu ana kadar gerçekleşen fiyat dalgalanmalarının telafisini sağlayacak tatminkâr bir seyyanen zam ve yapılacak bütün ücret artışlarına ilave olarak %3 refah payı uygulaması olmadan kamu çalışanlarının içinde bulunduğu açmazdan çıkmaları mümkün olmayacaktır.

Yetkili konfederasyonun ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, toplu sözleşmeden 3 ay sonra bizim ısrarla dile getirdiğimiz çekinceleri kabul etmesi olumlu görünmekle birlikte yapılacak ek protokolün kamu çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan uzak kalacağı endişesini taşımaktayız.

Bu nedenle yıl içinde meydana gelen dalgalanmanın kamu çalışanlarının ve emeklilerin bütçesinde yarattığı açığın kapatılması için en az net 1000 TL seyyanen zam ve tüm artışlara ilave olarak %3 refah payı uygulamasının zorunlu olduğunu bir kere daha ısrarla vurguluyoruz.

Bu noktada süreci dikkatle takip etmekteyiz. Özellikle seyyanen zam ve refah payı talebimizin birlikte hayat bulması adına her türlü eylem ve etkinliği gerçekleştirmekteki kararlılığımızın bilinmesini istiyor, sonuç alıncaya kadar mücadelemizin süreceğini tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.