BURDUR - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans Salonunda yapılan program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesi ve okunan Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında hazırlanan sinevizyonun gösterilmesi ile devam eden programda Vali Arslantaş ve İl Müftüsü Enver Türkmen konuşma yaptılar.

Konuşmaların ardından Sala okunması ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Dini Musiki Öğretim Görevlileri ve İl Müftülüğü Personellerinin oluşturduğu koro tarafından ilahiler söylendi.

İl Müftülüğü Gençlik Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen Ortaokul öğrencileri arası “Çevreye Vefa” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olan Mehmetçik Ortaokulu öğrencisi Nisanur Akbuz, ikinci olan Kemal Solmaz Ortaokulu öğrencisi Kübra Ecrin Celep, üçüncü olan Abdi Özeren İmam-Hatip Ortaokulu öğrencisi Elif Sultan İm ve dördüncü olan Suna Uzal Ortaokulu öğrencisi Yunus Batu'ya ödüllerinin takdim edilmesiyle program sona erdi.

Vali Arslantaş programda yaptığı konuşmada; “Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “yüce bir ahlak üzere” olduğunu ifade ettiği, beşeriyetin medar-ı iftiharı, sevgi ve şefkat peygamberi Hz. Muhammed’in Dünya’ya gelişinin kutlandığı bu anlamlı hafta Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığımızın önderliğinde 1983 yılından itibaren her yıl artan bir coşku ve halkımızın yoğun teveccühüyle kutlanmaktadır.

İnsanlığın en karanlık çağlarına bir güneş gibi doğup bütün Dünya’ya Hak ve adaleti, hürriyet ve eşitliği, insan onuruna yakışan yaşama biçimini öğreterek insanlığın gönüllerine kazıyan Yüce Peygamberimizin Dünya’ya teşriflerinin yıl dönümünde sizlerle birlikte olmanın manevi hazzı içerisindeyim.

Peygamber Efendimizin doğumu, beşeriyetin saadeti açısından, insanlık tarihinin en önemli olayıdır. Hz. Peygamber’e olan sevgimizin pekiştirileceği bu zamanlar, birbirimize karşı olan kardeşlik duygularının güç kazanacağı geceler ve günlerdir.

Üzerinden 1450 yıl geçmesine, nice ideoloji ve izm’lerin tarihin yıpranmış sayfalarına karışıp yok olmasına rağmen O’nun mesajındaki zindelik ve derin anlam, hala yüreklerimize huzur vermektedir Modern çağın beraberinde getirdiği ve topluma dikte ettiği hoyrat yaşam biçiminin çaresini bulabileceğimiz yegâne memba Kutlu Resul’ün kendisidir. Bugün insanlığın ihtiyacı olan ve bizlerin tüm gücümüzle oluşturmaya uğraş verdiğimiz adil, özgür dünyanın temel ilkelerini Peygamber’in öğretisinde destansı bir biçimde görmekteyiz.

Keza, “Ben de sizler gibi bir insanım” derken sahip olduğu mütevazilik; “Hepimiz Âdem’den olmada kardeşiz” derken yaydığı eşitlik anlayışı ve “Kendisi için istediğini inanan kardeşi için istemedikçe kişi iman etmiş olmaz” sözüyle ifade buyurduğu formül, bugün hayatımızı zorlaştıran nice sorunu var olmadan ortadan kaldıracak niteliktedir.

Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı “Vesiletü’n Necat” isimli şiirin, Mevlîd adıyla, yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okuna gelmesi ve bu geleneğin bugün de canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden milli ruhun ifadesidir.

Mevlîd, Türk kültürünün sağlam bir dayanağı, milletimizi birlik ve bütünlük içinde aydınlık geleceğe taşıyacak sağlam bir gelenektir. Hafta dolayısıyla hazırlanan programlar belirlenirken gözetilen gaye hep bu olmuştur.

Takip ettiğimiz geleneğin gücü ve bunun hâlâ milletimizin gönlünde dipdiri yaşaması, gelecek için umut vericidir.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de temel bir ahlakî kavram ve müminlerin en önemli vasıflarından biri olarak zikredilen VEFA, söylemden ziyade eylem ile ortaya konulması gereken ahlakî bir değerdir.

Yüce Allah, kendisine kulluktan, büyüklere, küçüklere sevgi saygı, sözünde durmak, bize bahşettiği nimetlerin kıymetini bilmek, kimsesiz muhtaçların ve yetimlerin haklarını koruyup kollamak, gözetmek kadar birçok konuda vefaya dikkat çekmektedir. Bizlere yol gösteren tüm Peygamberlerimizin en belirgin vasıflarından birinin vefa olduğunu Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla bütün insanlığa bildirmektedir.

Vefa, kainatın yaratıcısı Allah ile kul arasındaki iman ilişkisini düzenleyen değerlerin en başında gelmektedir.

En büyük vefâkarlık, insanın Yaradan’ını tanıması, O’na olan kulluk vazîfesini yerine getirerek, kendisine bahşedilen nimetlerin kıymetini bilmesidir.

Bu çok özel günlerde Peygamber Efendimiz’e olan sevgi ve bağlılığımız kuvvet bulmakta, O’na olan yakınlığımız artmaktadır. Mevlid-i Nebi Haftası Programlarının toplumun bu ihtiyacını temin edecek bir vesile, bir fırsat olarak düşünülmesi gerekir. Kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle, küçüğüyle büyüğüyle birçok insan salonları doldururken bu faydanın gözetilmesi büyük önem TAŞIMAKTADIR.

Mevlid-i Nebi Haftası Programları, Peygamber Efendimiz’i anlama, ona olan sevgiyi tazeleme konusunda bir vesile olarak anlaşılmalıdır. Programlarda anlatılan hususları iyi dinlemeli, istifade etmeye çalışarak noksanları tamamlama gayreti içinde olmalıdır. Binlerce insanımızın böyle yüce bir amaçla bir araya gelişleriyle Peygamber Efendimize sevgilerin ortaya çıktığı manevî atmosferden azamî faydayı temin etmeye çalışmalıdır. Bir geceye sıkıştırılmış sevgi yoğunluğu olarak değil, hayatın tamamına etki eden bir anlayışı elde etmeye çalışmalıdır.

Dünya’nın yeni yapılanma ve arayışlar içerisine girdiği; bunalımlardan kurtulmanın yollarını aradığı şu günlerde, sıkıntının, kaosun, huzursuzluğun panzehiri olan sevginin gönüllerde yeşertilmesi bir mecburiyettir. Dünya sevgi üzerine kurulmuştur. Sevgi ve hoşgörü bütün problemlerin yegâne çözüm kaynağıdır.

Halkımız için büyük önem taşıyan millî ve dinî bayramlarda olduğu gibi bu güzel günlerde de birlik ve beraberlik içerisinde İlimizin, Ülkemizin huzur ve barış ortamına katkıda bulunmaya çalışmak fevkalade önemlidir. Bu anlamlı günlerin tüm Dünya’ya sevgi, barış ve huzurun hâkim olmasına vesile olması dileğiyle hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum” dedi.